Ülkemizin sayılı ressamlarından olan Muhsin Kut’u sizlere tanıtmak istiyoruz. Bu yazımızda Muhsin KUT kimdir, Muhsin KUT’un eserleri nelerdir, Muhsin KUT’un açmış olduğu sergiler nelerdir, Muhsin KUT nerelerde eğitim görmüştür gibi soruların yanıtlarını vereceğiz.
Muhsin Kut
9 Eylül 1938 de İstanbul’da dünyaya gelen Muhsin Kut günümüz Türkiye’sinin en ünlü ressamlarındandır. Suluboya ile resim yapmayı, ülkemizde ilk renkli klişeyi yapan dedesi Halit Bakır’dan görerek öğrendi. Ek olarak Halit Bakır’ın denize ve vapurlara olan ilgisi Muhsin Kut’un da ilgisini çekti. Bu ilgisini hobiye dönüştüren sanatçının yapmış olduğu birçok gemi ve vapur maketi bulunmaktadır.
Resme soyut resim ile giren Muhsin Kut, zamanla peyzaj resmine ilgi duymaya başladı. Sanatçı ya insan olmayan sokaklar, caddeler ve mekanlar çizdi ya da içinde insanların bulunduğu mizahi resimler. Eğer resimlerine figür koyarsa resmin adının değişeceğini düşündüğü için figürlü ve figürsüz resimlerini ayrı ayrı olarak çizdi. Esasen sanatkar izdemsel yani tematik bir ressam olduğundan belli konular üstüne sergiler tertipledi ve sergilerinde bütün bir tema işledi.
Eğitimi
1958 ‘de Kabataş Erkek Lisesi’nde lise eğitimini tamamladı. Çeşitli dergilerde karikatür çalışmaları yaptı. Bu vesileyle lise eğitimi esnasında kendi harçlıklarını çıkardı. Liseyi tamamladıktan sonra resme özel bir ilgi duymaya başladı ve ilk resim çalışmalarını o zamanlar Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğrenci olan Güner Ener ile birlikte yaptı. Kemal Künmat ile bu yıllarda tanıştı ve ondan resmin felsefesini öğrendi.
Muhsin Kut ilk zamanlar yapmış olduğu tabloları tanınan sanatçılara göstermek amacıyla İstanbul’un zengin diye gösterilen ve sanatçıların ağırlıklı olarak yaşadığı Kanlıca, Bebek, Mecidiyeköy gibi semtlerde gezdi. Bu çabaları sonuç verdi ve resimlerini İbrahim Çallı’ya gösterdi.
İlk Eserleri
İlk şahsi resim sergisini 1959’da Taksim Meydanı’nda açtı. O dönemler İstanbul’da olan Şehir Galerisi dört bölgeden oluşuyor, dört değişik ressam tek seferde ancak bir sergi açabiliyordu. Muhsin Kut’un da bu sergiye başvurusu reddedilince Beyoğlu Belediyesi’ne başvurdu ve ilk sergisini Taksim Meydanı’nda açtı. Taksim meydanındaki bu sergisinde ilk defa 3 resmini sattı.
1959’da ikinci sergisini Türk-Amerikan Derneği’nde Amerikalı bir ressam ile birlikte açtı. Bu sergide bütün işleri satıldı. Buradan kazandığı parayı kendi kütüphanesini kurmak için harcadı.
Şanlıurfa’da askerliğini yedek subay olarak yaptı. 1960’lı senelerde muhasebecilikten tercümanlığa, at yarışı gişe memurluğundan hava trafik kontrol memurluğuna, karikatüristlikten galerilerde satıcılığa, grafik tasarımcılığından mezar taşı süslemeciliğine kadar birçok işte çalıştı. Tüm bu işlerde çalışırken resim yapmaktan hiç kopmadı.
Ressam Mustafa Ata kimdir merak ediyorsanız buradan biografisini okuyabilirsiniz.
Avustralya Macerası
Muhsin Kut, 1962’den itibaren çalışmak ve iş aramak yerine eğitim görmeye karar verdi. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Seramik Bölümü’nü iyi bir derece ile kazandı. Akademide seramik hocası Sadi Diren, galeri hocası ise Sabri Berkel idi. Utku Varlık, Ömer Kaleşi, Komet ve Mehmet Güleryüz gibi tanınan sanatkarlarla aynı dönemde eğitim gördü. Güzel Sanatlar Akademisinde eğitim görürken Uluslararası Barış Şenliği Resim Birincilik Ödülü’nü, Ahmet Andiçen Seramik Birincilik Ödülü’nü ve Evrensel Barış Şenliği Resim Birincilik Ödülü’nü kazandı.
1966’da eşi Semra Hanım ile öğrenci iken tanıştı ve evlendi. 1969’da eşiyle birlikte yapmayı planladıkları İsveç gezisini iptal ederek yine eşi ile birlikte Avustralya’ya göçmen olarak çalışma gittiler. Avustralya’daki ilk zamanlar tercümanlık yapan Kut daha sonra bir seramik fabrikasında dökümcü olarak görev yaptı. Ardından Unilever’in yağ fabrikasında işe başlayan sanatçının eşi Semra Hanım ise aynı zaman zarfında bir çok fabrikada görev yaptı. Çalıştığı yıllarda resimden kopmayan ve bir çok tablo yapan Muhsin Kut, değişik uluslardan edindiği arkadaşlarının yardımlarıyla Brisbane, Sydney ve Melbourne’da bir çok sergi açtı.
Türkiye’ye Dönüşü
Beş yıllık Avustralya macerasının ardından Türkiye’ye geri döndü ve Tercüman Gazetesi’nde grafiker olarak çalışmaya başladı. Arkadaşı Kemal Tanındı ve Kemal Künmat ile birlikte Künmat Sanat Galerisi’ni 1974’de açtılar. Ancak maddi sebeplerden dolayı 1976 yılında galeriyi kapattılar.
Daha sonra bir karikatür dergisinde çalışmaya başlayan Muhsin Kut, derginin sahibinin dergiyi çıkarmaya cesaret edememesi sebebiyle dergiden ayrılarak tekrar Tercüman Gazetesi’nde işe başladı. Bu esnada Gazeteciler Cemiyeti’ne üye olarak basın kartı aldı.
1976’da Makine Mühendisleri Odası “Ülkemizde Sanayi” isimli sergi ödülünü, “Tarihi Turistik Türkiye” isimli eseri ile Akbank Resim Yarışmasından mansiyon ödülü aldı. Bir yıl sonra ise İzmir Halkevi Hasan Tahsin Resim Yarışmasında Birincilik Ödülü’nü kazandı.
Bir Kez Daha Avustralya
1980 darbesinin ardından Muhsin Kut eşiyle birlikte tekrar Avustralya’ya gitti ve Unilever fabrikasında yeniden işe başladı. Bu esnada eşiyle birlikte Avustralya’dan vatandaşlık aldı. Oğulları Kemal Avustralya’da doğdu.
1986’da tekrar Türkiye’ye döndüler. Sanatçı, resim ve sergi çalışmalarına Hobi Sanat Galerisi ve Kızıltoprak Sanat Galerisi’nde devam etti. 1987’de Tekel Resim Yarışması’nda birincilik ödülünü kazandı. 2009’da ise Türk resmine yaptığı katkılardan dolayı 19. İstanbul Sanat Fuarı’nın “Onur Sanatçısı” olmaya layık görüldü.
Kapalı Çarşı
2013’te Kapalı Çarşı’nın hep içinin çizildiğini, çatısının hiç çizilmediğini belirterek çizim için özel izin aldı ve Kapalı Çarşı’nın damlarına çatılarına çıktı. Burada gördüğü manzaraları tuvale döktü. Değişik bir bakış açısıyla yaptığı bu resimlerle Kapalı Çarşı’nın Damları isimli sergisini açtı. Sanatçı halen resim çalışmalarına devam etmektedir.
merhaba
muhsin kut beyefendiye nasıl ulaşabilirim…